Neden ekolojik sistemler yaklaşımını benimsiyoruz?
Ekolojik sistemler yaklaşımı, çocukların potansiyellerine erişebilmeleri için kişiler, kurumlar, mekanlar, hizmetler, politikalar ve değerlerin birbirleriyle etkileşiminin önemini ortaya koyarak çocuk gelişiminin çok boyutlu ve ilişkisel doğasını anlamamızı sağlıyor.
Ekolojik sistemler yaklaşımı nedir?
Urie Bronfenbrenner tarafından 1970’li yıllarda oluşturulan ekolojik sistemler yaklaşımı, çocuk ile çocuğun sosyal çevresi arasındaki ilişkiyi birbirinden ayrı ancak birbirini etkileyen dört ayrı (mikro, mezo, egzo, makro) sistem üzerinden tanımlar.
Çocuğun merkezde olduğu bu modelde, çocuğu en fazla etkileyen aile, okul, arkadaş grupları, mahalle gibi çocuğun en yakınındaki aktörlerden oluşan mikrosistemdir.
Hayatı bu sistemler içerisinde ve aracılığıyla deneyimleyen çocuklar, bu sistemler içerisindeki bireylerden ve ilişkilerden etkilendiği kadar, onları da etkiler.
Ekolojik sistemler yaklaşımının ortaya koyduğu gibi, çocuğun gelişim süreçleri boyunca çevresindeki aktörler ile aktif ve olumlu ilişkiler kurabilmesi önemlidir.
Bunu nasıl yaşama geçirmeyi planlıyoruz?
Suna’nın Kızları olarak, gelişimlerini destekleyebilecek hizmetlerden yoksun büyüyen kız çocuklar için destekleyici bir ekosistem oluşabilmesi için aşağıdaki değişimlerin gerçekleşmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz:
● Kız çocukların öz yeterliliğe ve öz farkındalığa sahip olmaları, haklarını bilmeleri, kendileriyle ilgili kararlara katılmaları ve gerektiğinde bu hakları koruyacak mekanizmalara rahatlıkla erişebilmeleri.
● Evlerin kız çocuklar için güvenli ve destekleyici olması, ebeveynlerin çocukların gelişimsel ihtiyaçlarının farkında olmaları ve bu ihtiyaçları karşılayabilmeleri.
● Eğitimin tüm bileşenleriyle kız çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını karşılaması.
● Sosyal ortamların güvenli ve geliştirici olması, güvenli akran ilişkilerini desteklemesi, eğitim, kültür, sanat ve spor alanlarında imkânlar barındırması.
● Sivil toplumun kız çocukların karşılaştığı sorunların çözümü için kolektif etki odağında çalışması.
● Merkezi ve yerel hizmetlerin risk altındaki çocukları önceleyerek, bütüncül şekilde sağlanması.
● Kamuoyunun toplumsal cinsiyet eşitliğini ve çocuk odaklı tutumları ve davranışları desteklemesi